2.2.
Kadının bu naif isme ve bedene sığdırılmış ruhunda yeryüzünün halleriydi
yatan. Cennetin vaadedilmişlikleri. Musa'nın kızıldenizi yarışı gibi
şehrin sonsuz ve zamansız griliğini, kıyılara vuran dalgaların
hışırtılarını yarıp saçabilirdi baharın güzellikleriyle kuşların
cıvıltısını. Adam. Tüm naiflikten uzaklığıyla bu hikayenin son anda
secde eden firavunuydu ve Musa biliyordu ki yeis halinde, son anda, can
havliyle edilen tövbeler tanrı için hiçbir şey ifade etmez. Adamın
sözlerinin kadın için hiçbir şey ifade etmediği gibi. Peki bir Lazarus
olsa ne değişecekti? Hani İsa'nın dirilttiği. Belki Lazarus'unki gibi
bir kudret arayışı içindeydi adam lakin bu hikayede o kadar çok ölü
vardı ki hangi birini diriltsindi? Bir katliam bu hikaye, bir sınanış.
Adam, kadının omuzlarından tutup sarsmak, bunun mantıksız
davranması gereken tek an olduğuna dair bağırıp çağırmak istedi. Yani...
1956'dan bir gün gibi. Hani şu adamın gittiği.
(...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder