3 Şubat 2017 Cuma

milenyum.

2.2.
Kadının bu naif isme ve bedene sığdırılmış ruhunda yeryüzünün halleriydi yatan. Cennetin vaadedilmişlikleri. Musa'nın kızıldenizi yarışı gibi şehrin sonsuz ve zamansız griliğini, kıyılara vuran dalgaların hışırtılarını yarıp saçabilirdi baharın güzellikleriyle kuşların cıvıltısını. Adam. Tüm naiflikten uzaklığıyla bu hikayenin son anda secde eden firavunuydu ve Musa biliyordu ki yeis halinde, son anda, can havliyle edilen tövbeler tanrı için hiçbir şey ifade etmez. Adamın sözlerinin kadın için hiçbir şey ifade etmediği gibi. Peki bir Lazarus olsa ne değişecekti? Hani İsa'nın dirilttiği. Belki Lazarus'unki gibi bir kudret arayışı içindeydi adam lakin bu hikayede o kadar çok ölü vardı ki hangi birini diriltsindi? Bir katliam bu hikaye, bir sınanış. Adam, kadının omuzlarından tutup sarsmak, bunun mantıksız davranması gereken tek an olduğuna dair bağırıp çağırmak istedi. Yani... 1956'dan bir gün gibi. Hani şu adamın gittiği.

(...)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder